''Hatırla ve Hayal Et'' yarışmasının ödül töreni, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın ev sahipliğinde Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.
Konuşmasına tüm şehitleri rahmetle anarak başlayan Fuat Oktay, edebiyat eserlerini, toplumların manevi değerlerini nesilden nesle aktaran söz hazineleri olarak gördüklerini belirterek, bu hazinelerin farklı fikirlerdeki insanları dahi ortak sevinç, hüzün ve ümitlerin etrafında bir araya getirme gücünde olduğunu ifade etti.
Bu topraklarda yetişen şiir üstatlarının çağları ve coğrafyaları aşan mesajlarıyla daima barışın, aşkın ve kardeşliğin şiirini yazdıklarını anlatan Oktay, şunları söyledi:
"Aynı şekilde Dede Korkut, Mesnevi, Hazreti Ali Cenkleri, Bostan ve Gülistan, Kelile ve Dimne'den nice hikaye, asırlarca bize yol gösterdi, hayatımıza anlam kattı. Bizler, sevdi mi Mecnun gibi, Ferhat gibi, Kerem gibi sevmeyi, sevdiği uğruna, vatanı, bayrağı, istiklali uğruna seve seve ölmeyi, yine dinlediğimiz hikayelerimizden öğrendik. Hiçbir zaman 'bunlar hikaye' deyip geçmedik. Çünkü bizim hikayelerimiz ağlatırken de güldürürken de düşündüren, insanın ufkunu açan ilim ve hikmet deryalarıdır."
Oktay, şair ve yazar Abdurrahim Karakoç'un "Davası olmayanın sevdası olmaz, sevdası olmayanın öfkesi olmaz." sözünü hatırlatarak, "Bizim bu dünyada davamız, Rabbimizin rızasını kazanma davasıdır. Biz O'nun rızası için yaşar, O'nun rızası için çalışır, O'nun rızası için sabrederiz. Siyasetten diplomasiye kadar farklı alanlarda yürüttüğümüz mücadelenin en büyük hedefi Rabbimize layık bir kul, mensubu olduğumuz millete layık birer fert olmaktır." ifadelerini kullandı.
Fuat Oktay, öğrencilere tarihi destanlarla dolu bir milletin evlatları olduklarını hatırlatarak, "Bunun için sizlerden tarihiyle, kültürüyle, medeniyet değerleriyle güçlü bir milletin gençleri olarak daima ülkenizle gurur duymanızı bekliyoruz. Her birinizden kendiniz, aileniz, sevdikleriniz, ülkeniz ve en önemlisi dünya için güzel hayaller kurmaktan asla vazgeçmemenizi bekliyorum." ifadelerini kullandı.
Törende konuşan Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Bir dilin söz varlığının ne olduğunun bütünsel olarak ortaya konulduğu derlem çalışmasını çok önemsiyoruz. MEB olarak ilgili kurum ve kuruluşlarla irtibat halinde, yapay zeka temelli ilk derlemi bu yılın sonuna doğru ortaya çıkarma imkanına kavuşacağız." ifadelerini kullandı.
Türkçenin beceri temelli öğretilmesi konusunda da tedbirler aldıklarını dile getiren Selçuk, uluslararası testlerde dillerin konuşma, dinleme, yazma, okuduğunu anlama boyutlarını ayrı ayrı ölçtüğünü, dil eğitiminin de bu beceriler üzerinden yapılığını söyledi. Selçuk, Türkiye'de ise sınavlarda bir metin ya da paragraf altına yazılan bir soruyu cevaplama üzerinden bir kişinin Türkçesinin iyi olup olmadığı konusunda tespit yapıldığına dikkati çekti.
Her bir öğrencinin konuşma, dinleme, yazma, okuduğunu anlama becerisinin ayrı ayrı ele alınması gerektiğinin altını çizen Selçuk, böyle yapılmadığı takdirde dilin gelişemeyeceğini, buna paralel olarak da matematik, fen, sosyolojinin de anlaşılamayacağını söyledi. Türkiye'de ilk kez dört beceride dil yeterlilikleri ölçtüklerini aktaran Selçuk, şu değerlendirmelerde bulundu: "Çocukların dört dil becerisini ölçen bir testimiz mevcut. Yetişkinler için de dört beceriye dayalı bir test hazırlığımız çeşitli üniversitelerle devam ediyor. Öğretmen alımlarında, dört beceriye dayalı bir alım sürecinin hayata geçirilmesi söz konusu. Bu konuda çalışmalar yürütülüyor. Aynı durum, yabancı dil öğretmenlerimiz için de söz konusu olacak. Bu anlamda müfredatta ortaya çıkan değişiklikler de dört becerinin dikkate alındığı bir tasarımla hayata geçirilecek."
Selçuk, insanın sürekli olarak dış görüşüne yatırımın yaptığı bir dünyanın işlevsel olmadığını belirterek şunları söyledi: "Bir insan, dışına ne kadar yatırım yaparsa içi o kadar fakirleşir. Edebiyat, bizim içimizi zenginleştirir, dil içimizi yüceltir. Dil üzerine inşa edilmiş bir medeniyet, eğitim sistemi ve dil üzerine inşa edilmiş bir insan, beşerlikten insanlığa doğru giden yolculuk çok değerli. MEB olarak bu bakış açısını tüm çalışmalarımızın merkezine yerleştirmeye gayret ediyoruz."
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı Ekrem Erdem de cadde ve sokakların yabancı kelimelerin işgali altında olduğunu anlattı. Bu konuda yerel yöneticilerin özen göstermediğine işaret eden Erdem, şehirlere ihanetin sadece çarpık yapılaşmayla olmayacağını, yabancı dildeki tabelalara izin vermenin de ihanet sayılacağını kaydetti.
Konuşmaların ardından yarışmada dereceye giren öğrencilere ödülleri takdim edildi.